Bugün benim doğumgünüm.Kutlamak gelmiyor.Halbuki kutlanırdı bir zamanlar.Kutlamak yerine aklıma şunlar geliyor ;
Barış için toplanan halka panzerlerle su sıkılıyor.
İçişleri bakanı sanatı,edebiyatı terörün arka bahçesi olarak tanımlıyor..
Ülkenin başbakanı,anamuhalefet liderini 'Biliyorsunuz Kılıçdaroğlu Alevi' diyerek yuhalatıyor.(Yuhalayanlara mı yuhalatana mı yansam?)
'Hızlandırılmış Tren' deniyor.Onlarca vatandaş hayatını kaybediyor.Ulaştırma bakanı koltuğunda pişkin.
Hrant öldürülüyor.Gözümüzün önünde.Katilleri eşini,çocuklarını tehdit ediyor mahkeme salonlarında.
Kaz dağlarına saldırıyorlar.
Hayatında Atatürk büstünden gayrı ne gördüğü belirsizler beyefendinin tek sözüyle destekliyorlar yıkımını.'Ucube' yıkılıyor.Biz demokratik bir ülkede yaşıyoruz!
Tarihi Emek Sineması yıkılıyor.Hadi biz 'iktidara muhalefet olsuncular'ız.Dünyanın sinemacıları biber gazının,copun gazabına uğruyorlar.
Ülkenin yetiştirdiği,dünyanın selama durduğu sanatçıya hapis cezası veriyorlar.İktidar milletvekili 'Acaba hangi kerhanede doğmuş?' diye entelektüel birikimini üzerimize boca eden bir soru yöneltiyor.
Otuz beş pırıl pırıl insanı,aydını,ülkenin gülen yüzlerini yaktılar.Yetmemiş,dava düşmüş.Yakılan insanların ailelerine panzerler su sıkmış,biber gazı atmış ama yetmemiş.Başbakan 'Ülke için hayırlı olsun' diyor.Hançeri soktukları yerde döndürüyor..
Barışın şehri,kardeşliğin şehri Antakya..Öyle derler benim memleketime.Sonra çıkarlar girdi devreye.Komşunun evini karıştırdılar.Yanan ateş sıçradı.Yakıyorlar bizi de.Yapmayın etmeyin,dedik.Duyan olmadı sesimizi.İki yıl boyunca özel gün,açılış,toplantı,bayram seyran demiyor dış işleri bakanı.Suriye,diyor Esed diyor.Yandaşı şüphelenmiyor.Bu adamın derdi nedir,diye sormak gelmiyor aklına.1,5 milyon Müslüman katledilirken gıkı çıkmayan adamları sorgulamıyor.
Kanser hastası genç kız ağlayarak bakana haykırıyor.'Siz çaresizliği hiç tatmamışsınız'.Biz utanıyoruz.
13 Yaşında bir işçi çocuk, Ahmet Yıldız Adana'da pres makinasında başı sıkışarak ölüyor bu ülkede.Biz yaşamaya devam ediyoruz.Ceylan Önkol mayına basarak parçalandığında,Uğur Kaymaz evinin önünde kurşuna dizildiğinde yaşadığımız gibi yaşıyoruz.
Tuzla tershanesinde ölümler kronikleşiyor.Sosyal Güvenlik Bakanı'nın kim olduğunu hatırlayan?
Cumhuriyet Bayramı'nı kutlamak isteyen insanlara biber gazı sıkılıyor,yetmiş iki yaşındaki kadının kolu kırılıyor.
Metin Lokumcu.Bu ülkede öğretmendi.Biber gazından hayatını kaybetti.Beyefendi kuru bir başsağlığı bile dileyemiyor..Dili varmıyor.Kini büyük.
17 yaşında bir genç kız.1 Mayıs eylemine katılıyor.Polis kafa tasını çatlatıyor,komaya giriyor genç kız.Vali yalan üstüne yalan söylüyor.Hepsi açığa çıkıyor.Vali istifa mı ediyor?Hayır.'O kızın orada ne işi varmış' diyenlerle otobüse biniyoruz sabahları usulca.Onlarla yaşıyoruz.
177 insan ölüyor.Davutoğlu'nun hırsına,beyefendinin hıncına..Haber yok.Bırakıyorlar insanları acılarıyla yalnız.Haykıranların sesi duyulmuyor.
34 insan bombalanıyor havadan.Hesabı sorulmuyor.Hesabını vermiyorlar.
Sahte belgelerle zindanda çürütüyorlar gazetecileri.
Bu dünyaya gönderilmiş bir melek.Müebbet hapis cezasına çarptırılıyor.Pınar Selek unutuluyor.
Eşcinsel olduğu için babası ve amcası bir evladı katlediyor.
Eşcinsel olduğu için babası ve amcası bir evladı katlediyor.
Bugün benim doğum günüm.Gülümsüyorum.
Özlem Özdil söylüyor.Sivas'ta yakılarak katledilen Muhlis Akarsu'nun dizeleri kulağımda.
Özlem Özdil söylüyor.Sivas'ta yakılarak katledilen Muhlis Akarsu'nun dizeleri kulağımda.
'Bazı bazı gülsem de yine gönlüm hoş değil'